Sağlıklı Bir Rekabet Ortamında Rekabet Hukuku
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’unda (“Rekabet Kanunu”) rekabet kavramı “mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarış” şeklinde tanımlanmaktadır. Günümüzde de önemli bir unsur haline gelen bu yarış ile şirketlerin ve paydaşların verimliliği artmakta ve aynı zamanda tüketici için en iyi çözümün ve faydanın sağlanması hedeflenmektedir. Rekabet Kanunu uyarınca amaç, “mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak” şeklinde belirtilmektedir.
Yayınlanma Tarihi: 15/04/2024


4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’unda (“Rekabet Kanunu”) rekabet kavramı “mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarış” şeklinde tanımlanmaktadır. Günümüzde de önemli bir unsur haline gelen bu yarış ile şirketlerin ve paydaşların verimliliği artmakta ve aynı zamanda tüketici için en iyi çözümün ve faydanın sağlanması hedeflenmektedir. Rekabet Kanunu uyarınca amaç, “mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamak” şeklinde belirtilmektedir.

Belirtilen hedefin gerçekleştirilmesi açısından en önemli unsurlardan biri, sağlıklı bir rekabet ortamının oluşturulmasıdır. Sağlıklı rekabet ortamının oluşturulmasının başlıca avantajları arasında şirketlerin rekabetçi ortamda yer edinebilmeleri için fiyatlarını düşürmeleri ve kalitelerini arttırmaları, tüketici için seçim özgürlüğünün artması ve bu doğrultuda çeşitli ürünler arasından kendisine uygun fiyat ve kalitedeki ürünü alternatif ürünler arasından seçebilmesi gösterilebilir. Bu kapsamda rekabet hukuku ile sağlıklı bir rekabet ortamının oluşturulması adına ulusal ve uluslararası alanda çeşitli düzenlemeler yapılmış ve sağlıklı bir rekabet ortamının kuralları ve sınırları belirlenmiştir.

A. Rekabet Hukuku Alanındaki Başlıca Düzenlemeler

Rekabet konusunda en önemli nokta sağlıklı bir rekabet ortamının oluşturulması ve sürdürülebilmesidir.  Sağlıklı bir rekabet ortamının oluşturulmadığı durumlarda şirketler piyasadaki hakim güçlerini kullanarak, diğer şirketleri saf dışı bırakmakta ve haksız kazanç elde etmektedir.

Rekabeti kısıtlayıcı bu tür davranışlar, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere yasaklanmaktadır. Rekabet kuralları, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkarılan Sherman Antitröst Yasası (“Sherman Yasası”) ile ortaya çıkmıştır. 1890 yılında ABD Kongresi tarafından kabul edilen Sherman Yasası, Amerikan ekonomisindeki rekabeti korumayı ve işletmeler arasında adil rekabeti sağlamayı amaçlamaktadır. Sherman Yasası ile şirketler arasında fiyat tespiti, rekabeti engelleme ve/veya sınırlama gibi faaliyetler yasaklanmış ve şirketlerin sağlıklı rekabet ortamını bozacak şekilde birleşme işlemleri gerçekleştirmesi de kısıtlanmaktadır.

Türkiye’de ise rekabetin korunması hakkındaki adımlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 167. maddesi ile devlete tekelleşmeyi önleme yükümlülüğünün verilmesi ile atılmıştır. Bu maddenin ardından Rekabet Kanunu’nun yayınlanması ile rekabeti bozucu ve kısıtlayıcı uygulamaların önlenmesi, serbest rekabet ortamının oluşturulması ve korunması hedeflemektedir. Rekabet Kanunu rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaları, birleşmeleri, hakim durumun kötüye kullanılmasını ve kamu destekleri hakkında çeşitli düzenlemeleri içermektedir. Rekabet Kanunu tarafından benimsenen “etki” teorisi uyarınca, Türkiye sınırları içinde yerleşik olan ve yerleşik olmayan iktisadi faaliyet yürüten her şirket, Türkiye serbest piyasasına etki eden bir faaliyette bulunması halinde Rekabet Kanunu’nun yetki kapsamına girecektir.

Rekabet Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden üç (3) yıl sonra rekabet düzenlemelerinin etkin bir şekilde uygulanması, rekabetin korunması ve teşvik edilmesi amacıyla Rekabet Kurulu faaliyetlerine başlamıştır. Rekabet Kurulu, Rekabet Kanunu’na aykırı faaliyetleri denetleme ve ihlal halinde uygulanacak yaptırımları belirleme yetkisine sahiptir. Buna ek olarak Rekabet Kurulu’nun, birleşme ve devralma işlemlerinde izinleri inceleyip, işlemleri değerlendirme ve karar verme yetkisi de bulunmaktadır.

B. Rekabeti Kısıtlayıcı Anlaşmalar

Şirketler arasında yapılan ve rekabeti engelleme, sınırlama ve bozma amacı bulunan çeşitli anlaşmalar rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar olarak kabul edilmektedir. Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, belirli mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemlerin hukuka aykırı ve yasak olduğu açık bir şekilde belirtilmiştir. Bu tür faaliyetlere örnek olarak bölge ve müşteri paylaşımı, üretimin ve arzın sınırlanması, ihalelerin paylaşılması, rakip şirketler arasında geleceğe dönük strateji, fiyat gibi hassas bilgilerin paylaşılması gibi faaliyetler verilebilir.

Rekabet Kanunu’nun 4. maddesinde belirlenen yasak kapsamına dahil olunması için üç koşulun varlığı gerekmektedir. Bunlar:

·               Birden fazla şirketin varlığı,

·               Şirketler ve faaliyetleri arasında bir bağlantının varlığı,

·               Şirketler arasındaki bağlantının rekabeti kısıtlama amacı veya rekabeti kısıtlama sonucu bulunmalıdır.

Bu üç koşulun gerçekleşmesi sonucunda rekabeti kısıtlayıcı anlaşmaların varlığından bahsedilmektedir. Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar kendi arasında (i) yatay anlaşmalar ve (ii) dikey anlaşmalar şeklinde ikiye ayrılmaktadır.

i. Yatay Anlaşmalar: Aynı işletme seviyesinde bulunan rakip şirketler arasında yapılan anlaşmalardır. Yatay anlaşmalar temelinde rakip şirketler arasında belirli bir ürün veya hizmetin fiyatlandırması konusunda, belirli bir pazarın bölüşülmesi konusunda ve üretim miktarının sınırlanmasına yönelik kısıtlamalar içermektedir.

ii. Dikey Anlaşmalar: Farklı işletme seviyesindeki bağımsız şirketler arasında yapılan anlaşmalardır. Genellikle tedarikçi ve müşteri (alıcı) arasında yeniden satış fiyatlarının belirlenmesi ve fiyatlara müdahale edilmesi gibi faaliyetleri içermektedir.

C. Muafiyet Kuralı

Yukarıda yer verilen rekabeti kısıtlama amacı taşıyan bazı anlaşmaların teknik ve/veya ekonomik gelişime katkıda bulunmaya yönelik faydalı sonuçları da bulunmaktadır. Bu sebeple, Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi ile bazı anlaşmalar 4. maddede yer alan hükümlerden muaf tutulmaktadır. Muaf tutulan en yaygın anlaşma türlerinden birisi de yukarıda yer verilen dikey anlaşmalardır.

Rekabet Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca belirli şartların varlığı halinde teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği kararları 4’üncü madde hükümlerinin uygulanmasından muaf tutulmaktadır. Bu şartlar:

  • Malların üretim veya dağıtımı ile hizmetlerin sunulmasında yeni gelişme ve iyileşmelerin ya da ekonomik ve yateknik gelişmenin sağlanması,
  • Tüketicinin yarar sağlaması,
  • İlgili piyasanın önemli bir bölümünde rekabetin ortadan kalkmaması,
  • Rekabetin (a) ve (b) bentlerindeki amaçların elde edilmesi için zorunlu olandan fazla sınırlanmamasıdır.

İlgili madde uyarınca belirlenen bu şartlar seçimlik şartlar değildir, tüm şartların aynı anda ve bir arada bulunması gerekmektedir.

Belirlenen muafiyet, (i) bireysel muafiyet ve (ii) grup muafiyeti olarak iki türe ayrılmaktadır.

i. Bireysel muafiyet: Rekabet ilkelerine aykırı olarak kabul edilen ve rekabeti sınırlayıcı etki taşıyan bir anlaşmanın muafiyet gerekliliklerini taşıması halinde yasal olarak uygun kabul edilmesi halinde söz konusu olmaktadır.

ii. Grup muafiyeti: Belirli bir grup işletmenin, belirli bir sektör nezdinde yapmış olduğu anlaşmanın veya faaliyetin somut olay nezdinde değil, toplu olarak değerlendirilerek yasal olarak uygun kabul edilmesi halinde söz konusu olmaktadır.

Rekabet Kurulu yukarıda belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini bireysel muafiyet uyarınca her somut olay nezdinde özel olarak inceleyecek, grup muafiyetinde ise genel olarak şartları değerlendirerek inceleyecektir. Bununla birlikte, Rekabet Kurulu'nun muafiyet kararı vermesi halinde ilgili işlem yapıldığı tarihten itibaren hukuka uygun kabul edilecek ve geçerli bir hale gelecektir.

 D. Sonuç

Serbest piyasa ekonomisinde sağlıklı rekabet ortamının oluşturulması ekonomik faaliyetler açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu sebeple, sağlıklı rekabet ortamının oluşturulması için şirketler ve paydaşları tarafından gerekli çabanın gösterilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda, şirketler ve paydaşları tarafından gerçekleştirilen rekabeti kısıtlayıcı ve engelleyici faaliyetler Rekabet Kanunu uyarınca hukuka aykırı kabul edilmektedir. Ancak Rekabet Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan şartlarının aynı anda varlığı halinde, şirketler bu kuralların uygulanmasından muaf tutulmaktadır.  

Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar kural olarak ilgili düzenlemelere aykırı olarak kabul edilse de otomatik olarak yasaklanmamaktadır. Rekabet Kurulu tarafından bu tür anlaşma ve uyumlu faaliyetlerin rekabeti sınırlayıcı etkisinden çok fayda sağlayacağı öngörülmektedir. Bu gibi durumlarda, şartların mevcut olduğu hallerde muafiyet tanınması, belirli durumlarda ekonomik olarak gelişime ve iyileşmeye yardımcı olmakta ve tüketici açısından da faydalı kabul edilmektedir.  

Yasal Uyarı | Çerez Politikası | Kullanım Koşulları | Kişisel Verilerin İşlenmesi Hakkında Aydınlatma Metni | © 2024 DL Avukatlık Bürosu