Sürdürülebilir yatırım uygulamalarının 1700’lü yıllarda kölelik sisteminin yasaklanmasına kadar dayandığı belirtilmektedir. Ancak, 1990’lı yıllar itibariyle ÇSY’nin, küresel çapta bir uygulama haline gelmesi, Birleşmiş Milletler (“BM”) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi ve Kyoto Protokolü’nün imzalanması ile gerçekleşmiştir. Zira, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile birlikte sözleşmeye taraf olan gelişmiş ülkelere bağlayıcı yükümlülükler getirilmiştir. Akabinde ise, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi ile iş dünyasında yer alan şirketlere benimsemeleri gereken çevreye duyarlı, insan haklarına saygılı iş süreçlerinin geliştirilmesine ve yolsuzlukla mücadele edilmesine yönelik ilkeler getirilmiştir. Yıllar içerisinde hem ulusal hem uluslararası arenada önemli gelişmeler yaşanmakla birlikte ülkelerinin daha katılımcı olduğu ve kendi emisyon azaltım tarihlerini belirlediği bir model üzerine oluşturulan Paris İklim Anlaşması’nın imzalanması ile oldukça büyük bir adım daha atılmıştır.
Son senelerde ise Avrupa Birliği’nde (“AB”) çok önemli düzenlemeler oluşturularak AB’de faaliyet gösteren şirketlere yükümlülükler getirilmiştir. 2021 yılında, ÇSY teşviklerinin arttırılması amacıyla Sürdürülebilir Finansal Raporlama Yönetmeliği yürürlüğe girmiş; Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktif Teklifi önerisi kabul edilmiş; AB Komisyonu AB Yeşil Tahvil Tüzük Taslağı yayımlanmıştır. Özellikle, 2022 yılında AB Komisyonu tarafından Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (“Direktif”) önerisinin kabul edilmesi ile birlikte birçok şirket, ÇSY uyum süreçlerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Direktif ile küresel değer zincirlerinde çevreyi ve insan haklarını gözeten, sürdürülebilirlik kapsamında gerekli sorumlulukların alındığı kurumsal bir yapı oluşması amaçlanmış ve şirketlere birçok sorumluluk getirilmiştir. Bunlar, durum tespitinin şirket politikalarına entegre edilmesi; çevre ve insan haklarına karşı, şirketin sebep olduğu/olacağı olumsuz etkilerin belirlenmesi; olası etkilerin önlenmesi veya azaltılması; mevcut etkilerin sona erdirilmesi veya en aza indirilmesi; bir şikâyet prosedürünün oluşturulması ve sürdürülmesi; durum tespiti politikasının ve önlemlerin etkinliğini izlenmesi; durum tespiti konusunda kamuya duyuru yapılması olarak sıralanmaktadır. Direktif önerisinin AB Parlamentosu ve AB Konseyi tarafından kabul edilmesi ile birlikte AB üye devletleri Direktif’i iç hukuklarına 2 yıl içerisinde entegre ederek Komisyon’a iletecektir. Türkiye’de yerleşik ve AB’de faaliyet gösteren şirketlerin ise Direktif’in yürürlüğe girmesi ile birlikte ilgili düzenlemelere uyum sağlaması gerektiği, aksi takdirde yüksek miktarda para cezaları ile karşılaşma riski doğacağı da Direktif önerisi ile anlaşılmaktadır.
ÇSY uygulaması ise şirketlerin bahse konu olan bu düzenlemelere uyumlu hale gelmesinde oldukça büyük öneme sahiptir. Zira ÇSY, genel olarak şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarını kapsayan sürdürülebilir bir politika ve uygulamaya sahip olabilmesine hizmet etmektedir. Bu doğrultuda ÇSY kriterleri benimsenmiştir. ÇSY kriterleri bir şirketin sürdürülebilirlik açısından vizyon, misyon ile davranış biçimi gösteren bir dizi standart olarak tanımlanmaktadır. Şirketin ÇSY kapsamındaki durum tespiti için üç ana kriter bulunmaktadır. Bunlar; çevresel, sosyal ve yönetişim kriterleridir.
- Çevresel kriterler ile şirketin çevreyi nasıl koruduğu, çevre mevzuatına uyumu ve sürdürülebilir çevre politikalarının uygulanıp uygulanmadığı ele alınmaktadır. Çevresel kriteler ile şirketin çevre mevzuatına uyumunun sağlanması, sıfır emisyona ulaşılması, sürdürülebilir finansmanların desteklenmesi, Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Mutabakat Hedefleri’nin uygulanması amaçlanmıştır.
- Sosyal kriterler ise şirketin çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve bulunduğu ekosistemdeki tüm paydaşları ile ilişkilerini nasıl yönettiği ile ilgilidir. Sosyal kriterlerin benimsenmesi ileişyerinde eşit davranma ilkesinin benimsenmesi, çocuk işçi çalıştırılmaması, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, kar amacı gütmeyen kuruluşlara kurumsal desteğin sağlanması mümkündür.
- Yönetişim kriterleri, şirketin ÇSY kapsamındaki kurumsal yapısı, yöneticilerin görev ve sorumlulukları, iç ve dış kontrollerin sağlanması süreçlerini kapsamaktadır. Yönetişim standartları, bir şirketin doğru ve şeffaf muhasebe yöntemleri kullanmasını, yöneticilerini seçerken bütünlük ve çeşitliliği sürdürmesini ve hissedarlara karşı sorumlu olmasını sağlamaktadır.
ÇSY uyum süreçleri, birçok sektörü kapsamakta ve birçok paydaşın birlikte çalışması gerekliliğini doğurmaktadır. Mevcut gelişmeler de göz önüne alındığında, şirketlerin sorumluluklarının artması ile uyumluluklarının bir an önce gerçekleştirmesi elzemdir. Öte yandan, AB’de yaşanan bu gelişmelerin Türkiye merkezli AB’de faaliyet gösteren şirketleri de etkileyeceği de ortadadır. Sürdürülebilirlik için atılan adımların artık zorunlu hale geldiği bu dönemde, şirketlerin hızlı bir şekilde aksiyon alması gerekliliği kaçınılmaz olmuştur.
HUKUKİ UYARILAR VE BİLDİRİMLER
1. Mesleki Düzenlemeler
DL Avukatlık Bürosu’nun avukatları İstanbul Barosu üyesi olup Avukat unvanını taşımaktadırlar ve İstanbul Barosu ile Türkiye Barolar Birliği tarafından çıkarılan mesleki düzenlemelere bağlı faaliyet göstermektedirler.
2. Hukuki Uyarı
Bu internet sitesinde yayımlanan içerikler sadece bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup herhangi bir şekilde hukuki görüş olarak kullanılmamalıdır. Bu site ve içerdiği bilgilerin avukat-müvekkil ilişkisi kurma amacı bulunmamaktadır. DL Avukatlık Bürosu ve avukatları doğru ve tam bilgi temin etmeyi amaçlamış olup, yayımlanan içerikler mevzuat değişikliği veya yeni tarihli yargı kararları nedeniyle güncelliğini yitirebilir ve yürürlükte olan yasal gelişmelerin son halini yansıtmayabilir. DL Avukatlık Bürosu bu internet sitesinde bulunan içerikleri dilediği zaman değiştirme ve gözden geçirme hakkını saklı tutar.
Bu internet sitesinde bulunan hiçbir içerik herhangi bir olaya özgülenebilecek hukuki danışmanlık yerine geçmez. Kullanıcı bu internet sitesine girerek, DL Avukatlık Bürosunu ve avukatlarını işbu internet sitesinde bulunan bilgilere dayanarak hareket etmesi sonucu meydana gelen herhangi bir zarar veya ziyandan sorumlu tutmayacağını kabul etmektedir.
Bu internet sitesinde yer alan tüm bilgiler, Türkiye Barolar Birliği’nin Meslek Kuralları ve ilgili mevzuatına bağlı kalınarak ve ilgili mevzuatla reklam yasağına ilişkin düzenlemelere uygun olarak hazırlanmıştır. İnternet sitesini ziyareteden tüm kullanıcılar, Kullanım Koşulları'nda yer alan düzenlemeleri kabul etmiş sayılırlar.
3. Fikri Mülkiyet Hakları
Bu internet sitesinde yayımlanan içerikler DL Avukatlık Bürosu’nun malik veya lisans sahibi olduğu telif hakkı ve/veya diğer fikri mülkiyet hakları uyarınca koruma altındadır. İşbu internet sitesinin içeriği DL Avukatlık Bürosu’nun yazılı izni olmaksızın kısmen ya da tamamen kopyalanamaz, dağıtılamaz, kullanılamaz ya da değiştirilemez. Bu onay DL Avukatlık Bürosu ile info@dlhukuk.com adresinden iletişime geçilerek talep edilebilir.
4. Bağlantılar (Links)
İnternet sitesinin herhangi bir bölümüne DL Avukatlık Bürosu’nun yazılı ön onayı olmaksızın elektronik bağlantı (electronic link) verilemez. DL Avukatlık Bürosu, DL Avukatlık Bürosu internet sitesine yapılan elektronik bağlantıların kaldırılmasını talep etme hakkını saklı tutar.
İnternet sitemizin bir bölümü üçüncü kişilerin internet sitelerine atıfta bulunabilir ve üçüncü kişilere ait internet siteleri DL Avukatlık Bürosu’nun internet sitesine atıfta bulunabilir. DL Avukatlık Bürosu harici internet sitelerinin içeriğinden sorumlu tutulamaz.